İnsanlığın uzaydaki evi: Uluslararası Uzay İstasyonu

     Uluslararası Uzay İstasyonu’nun tasarımına 1984 yılında ABD Başkanı Ronald Reagan’ın kararıyla başlandı. NASA 10 yıl boyunca üzerinde çalıştıktan sonra maliyeti çok yüksek olacağı için ABD tarafından bağımsız olarak kurulamayacağı anlaşıldı. Sonraki yıllarda bilim tarihindeki en büyük işbirliği gerçekleşerek toplam 16 ülkenin katılımıyla kuruldu. (Bu ülkeler: ABD, Rusya, Kanada, Japonya, Belçika, Brezilya, Danimarka, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, İsviçre, ve Birleşik Krallık.)


     İnşaatına 1998 yılında ilk kargo modülü gönderilerek başlandı ve zamanla eklemeler yapıldı. İlk yerleşim ise 2 Kasım 2000’de gerçekleşti. Böylece Dünya dışı bir yerde yerleşip yaşamayı başaran ilk insanlar William Bill Shepherd, Yuri Gidzenko ve Sergei Konstantinovich Krikolev oldu.

     Ağırlığı 420 ton ve genişliği 109 metre olan istasyon, yeryüzünden 400 kilometre yükseklikte ve saatte 28 kilometre hızıyla Dünya etrafındaki bir tam dönüşünü 90 dakikada tamamlıyor. Yani istasyondaki astronotlar 24 saat içerisinde 16 gün doğumu ve 16 gün batımı görüyor. Ayrıca Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS), en pahalı insan yapısı olma rekorunu elinde tutuyor. Maliyeti yaklaşık 150 milyar dolar.

     İstasyon, yeryüzünden 400 kilometre yüksekte olmasına rağmen Dünya’nın kütleçekim kuvvetinin %90’ı orada da etki ediyor. Yani aslında düşüyor. Buna rağmen şu ana kadar Dünya’ya düşmemiş olmasının sebebi istasyonun ilerleyiş hızının düşüş hızı ile aynı olması. Yani aslında yana doğru düşüyor ve Dünya ile arasındaki mesafe yaklaşık olarak hep aynı kalıyor.


     Aynı anda en fazla 6 kişinin kalabildiği istasyonu 2 Kasım 2000’den bugüne kadar 18 farklı ülkeden 230 kişi ziyaret etti. Amerika (141 kişi) ve Rusya’nın (44 kişi) yoğunlukta olduğu listede Kazakistan, Malezya ve Güney Afrika gibi ülkeler varken maalesef Türkiye’yi görmek mümkün
değil.

     Her ekip istasyonda ortalama 5-6 ay gibi bir zaman geçiriyor. Bu süre boyunca sadece uzay ile ilgili değil, biyoloji ve fizyoloji gibi alanlarda da Dünya ortamında mümkün olmayan deneyler gerçekleştiriliyor. Görev süreleri boyunca uymaları gereken programlar var. Belirli saatlerde uyuyup, belirli saatlerde çalışmak ve en önemlisi günde 2 saat egzersiz yapmak zorundalar. Eğer yapmazlarsa kas ve kemiklerinde kütle kaybı sorunları yaşayabilirler. Haftada 35 saat çalışan ekip boş vakitlerinde ise kitap okuyabilir, müzik dinleyebilir, aileleriyle iletişim kurabilir ve istasyonun pencerelerinden Dünya’yı seyredebilir.


     Astronotlar günde 3 öğün yemek yiyor. Bu yiyecekler genelde kurutulmuş gıdalar ve gazsız içecekler oluyor. Kırıntılı yiyecekler tercih edilmiyor çünkü kırıntılar yerçekimsiz ortamda havalandırma deliklerine hatta astronotların gözlerine kaçabilir. Sıvılar ise özel paketlerden pipetle içiliyor. Bu yiyecek ve içeceklerin çoğu ABD ve Rusya’da hazırlanıp yılda birkaç kez kargo araçlarıyla gönderiliyor. İstasyonda 2 adet tuvalet bulunuyor. Bu tuvaletlere bırakılan idrar özel işlemlerle arıtıldıktan sonra içme suyu olarak kullanılıyor. Dışkı ise vakumlu sistemlerle paketleniyor. Uyku saatlerinde ise özel odalarda tulumların içinde uyuyorlar. Bu, uyku sırasında etrafa çarpmalarını önlüyor.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her şeyin başlangıcı: Big Bang Teorisi

Uzay Çağının başlangıcı: Sputnik 1 uydusu

28 Ocak 1986: Challenger Uzay Mekiği faciası